Altın Oran
Leonardo da Vinci ile popülerleşen ‘Altın Oran’ kavramı; büyüğün küçüğe oranı olarak ifade edilir. Yüz estetiğinde bu oran büyük organların onun alt organları dediğimiz organlara oranıdır. Örneğin yüzün, boynun genişliğine oranı, dudağın ve kaşların birleşim yerine oranı, burun boyunun yüzün boyuna, çene ucunun, kaşların birleşim yerine ve ağız boyunun burun genişliğine, burun genişliğinin burun deliklerine ve göz bebekleri arası ile kaşlar arasındaki mesafeye oranı gibi.
Altın oran, matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Eski Mısırlılar ve Yunanlar tarafından keşfedilmiş, mimaride ve sanatta kullanılmıştır.
Altın Oran, kadim uygarlıkların da kullandığı bir oran prensibi idi. Doğa’da her şey bir sayısal değere karşılık gelir. Matematiğin eski kuramcıları da doğanın işleyiş yasalarını, varoluş ve nedenleri açıklamak için sayıları kullandılar. Buldukları kimi evrensel kodları ise Altın Oran, Altın Sarmal, Phi sayısı, Fibonacci Dizilimi gibi sayıların dizilim kalıplarıyla açıkladılar.
Plastik sanatlar ve mimari doğadaki bu uyum yasalarının izinden giderek estetik olana ulaşmaya çalışır. Bu matematiksel kalıplar, insan bedeninde ideal oranı hesaplamak için de kullanılmıştır. Eski Mısır Rölyeflerinde, Antik Yunan ve Roma sanat Eserlerinde oldukça belirgin olan bu uyum prensibi, 1,618 olan Phi sayısına dayanır.